...
25 Şubat 2011 Cuma
.:Münip Utandı:.
Belki de öğrencilik yıllarımda en zorlandığım derslerin başında bizlere objektif olabilmek adına verilen "Müzik Etik"i dersi başı çekiyordu.
Öyle ya kendimizi bildiğimizden beri kendi iç dünyamızda nesnel koşulların tetiklemesiyle oluşturduğumuz bir dünya da yaşarız. Bu dünyadan çıkıp bize yabancı bir dünyaya pencere açmak o kadar kolay değildir.
Yıllara yayılan süreç içerisinde müzik eğitimciliği de yapmak doğru bir eğitim için objektif olabilmeyi beraberinde getirdiğinden, öğrencilik yıllarımıza ait; "bu ne işime yarayacak ?" düşüncesi sizin kazanımlarınız olacaktır.
Bu sebeple söz konusu müzik olduğu zaman kişisel zevklerimi dışarıda bırakarak bilimsel düşünceyle yorumlarda bulunmak alışkanlıklarım arasına girdi.
Yakından tanıdığım insanlara da farklı bir gözle bakamadım şimdiye kadar, bundan sonra da bakabileceğimi sanmıyorum.
Münip Utandı çok yakından tanıdığım bir sanatçıdır. Ve tüm samimiyetimle Türk Müziğindeki en iyi seslerden biridir diyebilirim. Türk Müziğini bu denli çok seven, onun tarihi geçmişine duyduğu saygıyla işini de son derece titiz bir şekilde yürütmeye çalışan başka bir sanatçı tanımadım.
Doğru iş yapabilmenin özü bilgiden geçtiğinden, konusunu çok iyi bilmesine rağmen öğrenecek çok şeyler olduğunun bilinciyle çalışmalarını bir öğrenci titizliğinde sürdüren, başkalarına olduğu gibi kendisine de son derece objektif davranan büyük bir sanatçıdır.
Ortaya güzel eserler sunabilmek sanırım biraz da yaşama bakış açısındaki pencereyle de doğru orantılı. Ve yaşamı paylaştığın insanları doğru seçebilmekle de...
Bu anlamda kendisi gibi sanatçı olan eşi ve beraber çalışmaktan gurur duyduğum yine sanatçı kızı ile de öylesine bir bütünlük içinde bir yaşam sürerler ki, bu bizlere doğru tınlama olarak geri döner.
Sevgili Münip Utandı'nın bir cümlesini buraya almak istiyorum. Çünkü söylediği her cümleyle özdeş bir davranış gösterdiğini biliyorum;
" Ben dinleyiciyi yormayan, dinginleştiren yaklaşımdan yanayım. Dinleyici şarkıların gölgesinde huzur bulmalı, ruhunun derinliklerine seyahat etmeli. İnsan sesinin ve bu müziğin ruhu tedavi edici bir özelliği var. Almanya'dan mektup gönderen bir dinleyicim, sesinizin psikiyatrik tedavi gören bir hastada ilaç yerine geçtiğini biliyor musunuz, diye yazmış. Klasik Türk Müziği fazlalıklardan arındıkça, sadeleştikçe çağdaş insana yaklaşır, ruhuna ulaşır. Bestecileri ve eserlerini derinlemesine inceleyerek yorumumu oluştururum. Mesela Hacı Arif saray hayatı yaşamıştır, Şevki Bey ise sokağa yakındır. Bazı eserlerin öyküsü vardır. Konser programlarını, CD'leri tüm bunları düşünerek hazırlarım. Deneylere açığım. Bir albümümde "Üsküdar'a Giderken"i hasbıhal şeklinde okudum. Bir halk ilahisinin arasında taksim, kaside denebilecek doğaçlamalar yaptım. "
Evet onun sesini duyduğunuzda bambaşka bir boyuta gidebilirsiniz. Bu dünyaya ait anlamsızlıklar sanki yokmuş gibi bir anlık huzur dünyasına yolculuğa çıkarsınız.
Onu hiç tanımayan biri olarak onu tanıtmam gerekmiş olsa yazacağım cümleler şunlar olurdu;
24 Ağustos 1952 yılında Antakya’da doğdu. İlk,orta ve lise öğrenimini bu şehirde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesin’deki yüksek öğrenimi sırasında Ruhi Ayangil yönetimindeki Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği Korosu’na Prof.Dr.Ali Rıza Kural yönetimindeki İ .Ü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Korosu’na Melahat Pars yönetimindeki Kadıköy Musiki Cemiyeti’ne ve daha sonra Süheyla Altmışdört ve Ender Ergün yönetimindeki Üniversite Korosu’na devam etti.
1976 yılında kurulan İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun ilk kadrosunda yer aldı. Bu tarihten itibaren büyük destek ve teşvik gördüğü Nevzat Atlığ ile çalışmalarını sürdürdü. Koronun yurt içinde ve yurt dışında verdiği konserlerde TV ve Radyo programında solist olarak görev aldı.
Çok sayıda özel konser veren Utandı, TV dizilerine, tiyatro oyunlarına ve radyofonik piyeslere sesi ile katkıda bulundu.
Uluslarası İstanbul Festivali, Bach Günleri, Gaetano Donizetti Bergamo Musica Festival, Akl-ı Selim’in Müziği, Ülker Türk Müziği Günleri, Gülnihal,Uluslarası Adalar Festivali, Nardis Jazz Club gibi birçok müzik festivallerine ve etkinliklerine solist olarak katıldı.
Yansımalar, İnce Saz, Neva Saz, Ruhi Ayangil Meşk Birimi gibi birçok topluklarla konserler vermektedir. Sesinin genişliği ve orijinal rengi ile son dönemin önde gelen yorumcularından biri olarak kabul edilmektedir.
Müzik dışında stilize resim çalışmalarında da bulunan sanatçı bu konudaki eserlerini 1994 yılında Beyazıt Devlet Kütüphanesin’de düzenlediği bir sergide değerlendirmiştir.
Anne ve Bebek Sağlığı Vakfı’nın mütevvelli heyetinde olan olan Utandı bu vakfın yararına zaman zaman konserler vermektedir. Bir dönem Açık Radyo’da da “Unutulmuş Ne Varsa” isimli solo programı canlı olarak sunan Münip Utandı; ayrıca İTÜ Devlet Konservatuarı’nda uslüp, repertuar ve yorum dersleri vermektedir.
Halen görev yaptığı Devlet Klasik Türk Müziği Korosun’nda uzun yıllar sanat kurulu üyeliği de yapan Münip Utandı ses sanatçısı Ceyda Utandı ile evli olup; İTÜ Türk Müziği Konservatuarı’ndan yüksek lisans mezunu ses sanatçısı Merve Utandı’nın babasıdır.
albümleri
1994-Büyük Bestekar Büyük Ustalar Yapı Kredi Bankası-Yesari Asım Arsoy
1995-Aynalıkavak’tan Kalamış’a-Kalan Müzik
1997-Münip Utandı-Kalan Müzik
1998-Bitmese Sevgi-Kaf Müzik
2001-Seslenişler Bekleyişler
2003-Gidem Dedim
2004-Mevlana Yolu
2005-Boğaziçi
2005-Ah Yeşil Bursa
2007-Çeşm-i Dil
2007-Fikrimin İnce Gülü
2009-Eski Şarkılar
2009-75.yıl Ünlü Bestekar II.Klasik Dönem
2010-Kuy-i Hicaz
Ama o bütün bu gerçeklerin dışında bir sanatçıdır benim için. Müzik dışında görsel sanatlarla da ilgilidir. Bunu ortaya koymaktan pek hoşlanan bir sanatçı olmasa da bu yeteneğinin de tanınması fikrindeyim. Ona ait bir çalışmayı buraya ekliyorum. Emin olun çok daha güzelleri kendi evindedir.
Yılların bu değerli sanatçısı, her konserinde sanki ilk kez sahneye çıkıyormuşcasına heyecan duymaya devam ederken bizler de Türk Müziğinin doğru insanlarla ve doğru seslerle kişilerde yaşattığı muhteşem duyguları duymaya devam edeceğiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ku ba ba..
Mitolojide, ay Kibele'nin simgesidir, zira o, aynı zamanda, aytanrıçasıdır da...
...
Anadolu uygarlıkları içinde en dikkat çekici özelliklere sahip olan Kibele, aynı zamanda "Kubile", " Agdistis" "Artemis" ,"Vuruşemu", "Hepat" ve Frigler'de KUBABA olarak bilinir.
...
O dönemde toplumda kadın erkeğe eşdeğer konumdaydı ve " Kybele" ismi de bu inancı simgelemektedir.
...
Bu blog ise kadına ve müziğe yani,
hayatı besleyen iki kaynağa adanmıştır..
4 yorum:
Ben artık hiç Sanat Müziği dinlemiyorum /dinleyemiyorum diyenlere hep soruyorum: "Münip Utandı'yı" dinlediniz mi hiç.. Başka da bir şey dememe gerek kalmıyor zaten..Yarına kalacak bu isimle aynı dönemde yaşamanın bile bir ayrıcalık olduğunu bilen biliyor. Bu değeri bize biraz daha yakından tanıttığın için teşekkürler Sanem..
Türk sanat müziğini dinlemek büyülü bir güzellik.Teşekkürler,sevgiyle kalın...
Ne güzel bir tanıtım olmuş, emeğinize değecek bir sanatçı gerçekten,
Biliyormusunuz benim babam gerçek bir sanat müziği sever ve dinleyicisidir.
Onların deyimiyle 'temiz icra' diye aradıkları bir yorum özelliği vardır.
Ve konu Sayın Münip Utandı olduğunda sanatından- kişiliğinden bahsederken övgü sözcüklerini yetersiz bulur, bende görüşüne katılıyorum.
Teşekkürler,Sanem Hanım..
Rica ederim:) bunun mimarı aslında sizsiniz. Bu anlamda size bir teşekkür borçluyum. Ve biliyormusunuz bu değerde çok az sanatçımız kaldı, babanızında sözünü ettiği "temiz icra" bir çok müzikte önemli olmakla birlikte Türk Sanat Müziğinde olmazsa olmazlardandır.
Utandı ailesinden aynı özellikleri barındıran bir başka sanatçı daha yetişiyor. Bu anlamda kendimi çok şanslı ve mutlu hissediyorum, bir başka zamanda sevgili Merve Utandı yı tanıtırım.
Herkese sevgiler...
Yorum Gönder