...

Ku-Ba-Ba Blog'taki yazılar ve album tanıtımları Motet & Sudaay tarafından hazırlanmaktadır-Müzik dünyasında belli bir değer yaratmış isimlerin tanıtılması amacıyla hazırlanmış bir blogtur..

4 Ekim 2012 Perşembe

.:Krzysztof Penderecki-1989-Polish Requiem & Dies Irae:.



A Polish Reqiuem by Krzysztof Penderecki on Grooveshark

CD1
1. Introitus 
2. Kyrie 
3. Dies Irae 
4. Tuba Mirum
5. Mors Stupebit 
6. Quid Sum Miser 
7. Rex Tremendae 
8. Recordare Jesu Pie 
9. Ingemisco Tanquam Reus 
10. Lacrimosa 

CD2
1.  Sanctus
2.  Agnus Dei 
3.  Lux Aeterna
4.  Libera Me, Domine 
5.  Offertorium-Swiety Boze 
6.  Libera Animas


albüm bilgisi


Ece Ayhan'ın "Başıbozuk Günceleri" ni okurken bir sürü isme rastlarsınız. Kimisi hakkında ufakta olsa görüşler yorumlar vardır kimisinde sadece isim yazılıdır. İlk başta garibinize giden bu duruma kitaba devam ettikçe alışırsınız ve sonra öyle her ismin deftere kolayca girmediğini görünce burada yazılan isimlere eğer daha önceden bilmiyorsanız sizde merak salarsınız.

Krzysztof Penderecki' ye de böyle rastladım kitapta:

Polonyalılar müzikte  de iyiler bak çağımızda. Krzysztof Penderecki'nin Leh Requiem'ini İstanbul'da Selamiçeşme'de soprano Atıfet Usmanbaş ve ünlü besteci ilginç İlhan Usmanbaş'ın anlatışlarıyla biliyordum. 1987'de Penderecki'nin Leh Requiem'i için İlhan Usmanbaş şunları şöylemişti:

"Koro (adeta) orkestradır. Genelde 'alafresk'. Fresko'nun kalın çizgileri uzaktan da görülebilir. 

Leh Requiem'i aşağı yukarı 90 dakika sürdü. (Yapıtı besteci yönetiyordu) Yayılan bir yapıt. Yer yer koro da var. Tonal bölümler kısa sürüyor. Bu kısa süren bölümler büyük bir resmin içine yerleşiyor. Yapıt 'tını' esası üzerine kurulmuş. Ve daha da geniş lekeler halinde renkler.

Derler ki, Penderecki bir çeşit 'başarı ticareti' yapıyor. Benim anladığımca bu bir freskodur. Katolik ilahileri öne çıkıyor. Kendimizi adeta İsa çağında buluyoruz. Bana sorarsanız, Hristiyanlığın bu biçimde müziğe gelişi, Bach'ın Barok Hristiyanlığından daha sahicidir. Polonya Katolikliği, Bizanstan, Doğudan gelir. Doğu Hristiyanlığı Ortadoğu kaynaklarıyla doludur. Sağlam, saklanmış ve sahici..

Bu kadar dinsel müzikle uğraşan Penderecki artık bu tür müzik yapmayacağını onun yerine doğayla ilgili şeyler üreteceğini söylüyor. Bize aslında bir kopya da veriyor bu söylemiyle..
...

Penderecki, (Penderetski okunuyor) Polonya’nın güneyinde, Zakopana Dağları’nın eteğindeki Debica kentinde doğdu. Gençliği komşu kent Krakow’da geçti. Nobel ödüllü yazarların, Andrei Wajda gibi sinemacıların yetiştiği kültür kenti yenilikçi kişiliğinin gelişiminde önemli rol oynadı. Krakow Müzik Akademisi'nden 1958'de mezun oldu. İlk eserlerinden itibaren orkestranın standart enstrümanlarını zorlayarak, farklı anlatım biçimleri aradı. Örneğin 1960'da, adını dünyaya duyurduğu Sekiz Dakika Otuz Sekiz Saniye’de, 52 yaylı çalgının siren çağrışımı yapacak şekilde kullanılmıştı.  Daha sonra ismini değiştirdiği Hiroşima Kurbanları İçin Ağıt, Penderecki'ye UNESCO ödülü getirdi.

Sonraki eserlerinde yeni renk arayışıyla yaylı çalgıların eşikleri ile gövdeleri arasında kalan telleri kullandı, nadide kemanlara, çellolara trampet muamelesi yaptı. 1960’larda daktilo, Meksika gitarı, Tibet gongları gibi farklı renkleri kattı klasik orkestraya... İcat ettiği enstrümanların bazılarını plastikten yapıp infial yarattı. "300 yıllık çalgılar günümüzün dünyasını, hayallerimdeki sesleri yansıtmaktan uzak. Bir besteci olarak dinleyiciyi her an şaşırtmalıyım. Hayatı boyunca aynı müzik diliyle benzer eserler yazan, sıkıcı bir besteci olduğumu düşünmelerini istemem" diyordu plastik çalgısına karşı çıkanlara. Besteleri, Andrei Wajda, David Lynch gibi yönetmenler tarafından sinemada da kullanıldı. 1987 ve 1998’de “En İyi Çağdaş Beste” dalında iki Grammy kazandı. 1998’de ayrıca, orkestra şefi olarak Anne Sophie Mutter ’le “En İyi Klasik İcra” ödülünü aldı. 

Penderecki’nin üç çocuğu, iki torunu var. Ailede sadece sekiz yaşındaki torunu müziğe ilgi duyuyor. Piyano çalıyor. “Beste yapıyor ama çok tembel. Ben de tembeldim onun yaşında” diyor. Türkiye’ye geldiğinde, Penderecki’nin ağaç tutkusunu öğrenen TEMA gönüllüleri besteciye konser sonrasında kuliste Anadolu meşesi tohumları hediye etti.


Leh Requemi, Lacrimosa gibi görkemli eserlerin bestecisi Krzysztof Penderecki, birkaç yıl önce Yale Üniversitesi ve Krakow Konservatuvarı’ndaki öğretim üyeliği görevlerinden ayrıldıktan sonra tüm zamanını üç alana odakladı: Orkestra şefliği, bestecilik ve arboretum. 75 yaşındaki Polonyalı besteci şefliğini üstlendiği Krakow Sinfonietta ile dünyayı dolaşıp, yılda ortalama 50 konser veriyor. Aynı anda birçok eser üzerinde çalışıp, havaalanı dahil bulduğu her fırsatta beste yapıyor. Geriye kalan tüm zamanını ağaçlara ayırıyor. Krakow yakınlarındaki 30 hektar genişliğindeki arboretumunda topladığı bitki türlerinin sayısı 1500’e ulaştı. 2009 Martı’nda Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda bir konser vermek üzere Türkiye’ye gelmişti. Daha sonraları bir festival için gene ülkemize gelmiş ve Side'de konser vermişler İlyas Mirzayev'le.''Side Rapsodisi'' diye bu festivale özel bir beste yapılmıştır.


Filiz Ali-1987 de yaptığı söyleşiden:

“Beş bin nüfuslu Debica kasabasında büyüdüm. Babam avukat, dedemse banka memuruydu. Müzikle pek alışverişleri yoktu. Kasabada o zamanlar (besteci 1933’de doğduğuna göre 1930’lardan, 40’lardan söz ediyor) bir orkestra, üç de bando vardı, ama beni en çok kilisedeki müzik etkilemiştir çocukluğumda. Babamın müşterilerinden biri bana bir keman armağan etmeseydi belki müzisyen filan olmayacaktım. Keman gelince ders almaya başladım. Bestecilik merakım da kemanla birlikte gelişti. Bach çalıyorsam Bach gibi, Mozart çalıyorsam Mozart gibi besteler yapardım. Sonra Krakow’a üniversiteye gittim. Felsefe, edebiyat ve mimariye merakım vardı. keman ve teori dersleri almaya Krakow’da da devam ettim. Baktım ki özel dersler yeterli değil, üniversiteyi bırakıp konservatuara girdim. iki yıl konservatuarda, dört yıl da müzik akademisinde okudum.”

 İlk kez batıya gitme iznini 1959’da aldım. Bir yarışma kazandım ve cebimde 150 dolarla İtalya’ya gittim, iki ay dolaştım İtalya’yı. Hâlâ müzikten çok mimariyle ilgilenmekteydim. Schönberg, Berg ve Webern’in Viyana Okulu, on-iki ton sistemi ve atonaliteden haberim yoktu. Yani bir bakıma dünyadan haberim olmadan besteciliğe başlamanın yararı da oldu denebilir. Hiçbir yeni akımın etkisinde kalmadan, kendi kişiliğimin özgünlüğünü korudum ve bu sayede yeni bir dil bulabildim. 

“Polonya’da bir klarinetle bir otomobil aynı fiyata satılıyor. İkisi arasında seçim yapmak durumunda olan genç, yüzde doksan arabayı tercih ediyor tabii. Artık kasaba bandoları, şehir bandoları da yok.”

Besteciler, 1960’lı yıllarda Darmstadt’a Mekke’ye Hacca gider gibi giderlerdi. Ben de aynı duygularla gittim Darmstadt’a. Aa, bir de baktım ki olay hiç de öyle büyütüldüğü gibi değil. Bence müzik sadece yetenekliler tarafından yapılmalı. Boulez, Stockhausen gibi besteciler, müziğin özüne değil yapısına önem veriyorlar. Müzik matematik değildir. Matematikle ilişkisi vardır ama müzikte ses, doku ve biçim önemlidir.

Besteci yetenekli ve usta olmak zorundaydı eskiden. Bach, her Pazar günü ayin için bir Kantat yazmak durumundaydı, ustalık ister her hafta bir Kantat yazmak. Şimdi ise öyle bir zorunluluğu yok bestecinin. Herkes bir tek şeyin uzmanı. Kimi başparmak uzmanı örneğin, öteki parmaklardan anlamam diyor. Eskiden besteci her çalgıyı çalmak zorundaydı. Şimdi hiçbir çalgı çalmayan besteciler çoğunlukta. 

Requiem’in öyküsü

“Requiem, ölüler için duadır biliyorsunuz. 1970’de Gdansk’ta olaylar çıkmış ve işçiler ölmüştü. 1980’de Dayanışma Sendikası, ölen işçilerin anısına bir anıt yaptırdı Gdansk’ta. Lech Walesa bu anıtın açılış töreninde çalınmak üzere benden müzik yazmamı istedi. Lacrymosa böyle bestelendi. Requiem, Lacrymosa’dan doğdu diyebilirim. Eski formları ve yazı tekniklerini kendime göre yorumlayarak uyguladım Requiem’de. Eski bir Polonya halk şarkısını da Cantus Firmus olarak kullandım.”

Çocukluğum 2. Dünya Savaşı Polonyası’nda geçti. Sonra Sovyet işgali yaşadık. Ardından Dayanışma Sendikası çıktı, özgürlük adına savaşan. Bu harekete müziğimle destek vermek için Leh Requemi’ni besteledim. Eseri Jean Paul 2.’nin ölümünden sonra yazdığım bölümle tamamladım. 25 yılımı aldı bitirmek.


diğer albümleri

Opera

1968-Die Teufel von Loudun 
1975-Paradise Lost 
1984-Die Schwarze Maske 
1990-Ubu Rex 

Senfonileri

1973-Symphony No. 1 
1980-Symphony No. 2 "Christmas" 
1988-Symphony No. 3 
1989-Symphony No. 4 "Adagio" Award for Music Composition
1991-Symphony No. 5 "Korean"
19??-Symphony No. 6 (in progress)
1996-Symphony No. 7 "Seven Gates of Jerusalem"
2004-Symphony No. 8 "Lieder der Vergänglichkeit" 

Orkestral

1959-Emanations 
1959-Anaklasis 
1960-Threnody to the Victims of Hiroshima 
1961-Polymorphia
1961-Fluorescences 
1962-Canon 
1963-Three Pieces in the Old Style 
1966-De Natura Sonoris No. 1 
1967-Pittsburgh Overture
1970-Kosmogonia 
1971-De Natura Sonoris No. 2 
1971-Prélude 
1971-Actions 
1973-Intermezzo
1973-Fonogrammi
1974-The Dream of Jacob 
1979-Adagietto from Paradise Lost 
1992-Sinfonietta No. 1, for string orchestra 
1994-Sinfonietta No. 2, for clarinet and strings 
1994-Music from Ubu Rex 
1994-Entrata 
1995-Burlesque Suite from Ubu Rex 
1996-Serenade, for string orchestra 
1998-Luzerner Fanfare
2003-Fanfarria Real 
2008-Danziger Fanfare 
2009-Prelude for Peace 
2012-De Natura Sonoris No. 3 

Konçerto

Piano:
2001-Piano Concerto, Resurrection 

Violin:
1967-Capriccio for violin and orchestra 
1976-Violin Concerto No. 1 
1992-Violin Concerto No. 2 Metamorphosen 

Viola:
1983-Viola Concerto 

Cello:
1964-Sonata for cello and orchestra
1972-Cello Concerto No. 1 
1982-Cello Concerto No. 2
1983-Cello Concerto 
2000-Concerto Grosso No. 1, for three cellos and orchestra 
2003-Largo for cello and orchestra

Flute:
1961-Fonogrammi for flute and chamber orchestra
1992-Flute Concerto, for flute and chamber orchestra 

Oboe:
1964-Capriccio, for oboe and eleven strings

Clarinet:
1995-Clarinet Concerto, for Clarinet and Chamber Orchestra 
1992-Flute Concerto
1997-Clarinet Concerto 
2004-Concerto Grosso No. 2, for five clarinets and orchestra 

Horn
2008-Horn Concerto 

Diğer
1971-Partita for harpsichord, electric guitar, 
2000-Music for alto flute, marimba and strings 
2012-Double Concerto for violin, viola and orchestra 

Vokal/Koro

1958-Psalms of David 
1959-Strophen 
1959-Dimensions of Time and Silence 
1962-Stabat Mater 
1964-Cantata
1965-St. Luke Passion 
1967-Dies Irae 
1970-Kosmogonia 
1971-Utrenja 
1972-Ecloga VIII 
1973-Canticum Canticorum Salomonis (1970–73)
1973-Magnificat (1973–74)
1979-Te Deum 
1981-Agnus Dei 
1984-Polish Requiem (1980–84)
1986-Song of Cherubim 
1987-Veni creator
1992-Benedicamus Domino
1993-Benedictus 
1995-Agnus Dei
1996-De Profundis 
1997-Hymne an den heiligen Daniel
1997-Hymne an den heiligen Adalbert 
1997-Credo )
2002-Benedictus 
2009-Kaddish 
2010-Powialo na mnie morze snów... 

Oda Müziği

1960-String Quartet No. 1 
1968-String Quartet No. 2 
1988-Der unterbrochene Gedanke, for string quartet 
1991-String Trio 
1993-Clarinet Quartet 
2000-Sextet
2011-String Quartet No. 3 

Enstrumental

1953-Violin Sonata No. 1 
1956-Three Miniatures, for clarinet and piano
1959-Three Miniatures for violin and piano 
1968-Capriccio per Siegfried Palm, for solo cello 
1980-Capriccio, for solo tuba 
1984-Cadenza, for solo viola
1986-Per Slava, for solo cello 
1987-Prelude, for solo clarinet 
1994-Divertimento, for solo cello
1999-Violin Sonata No. 2 
2000-Sarabande, for solo viola 
2008-Capriccio, for solo violin 
2008-Serenata, for three cellos 

0 yorum:

Yorum Gönder

ku ba ba..

Mitolojide, ay Kibele'nin simgesidir, zira o, aynı zamanda, aytanrıçasıdır da... ... Anadolu uygarlıkları içinde en dikkat çekici özelliklere sahip olan Kibele, aynı zamanda "Kubile", " Agdistis" "Artemis" ,"Vuruşemu", "Hepat" ve Frigler'de KUBABA olarak bilinir. ... O dönemde toplumda kadın erkeğe eşdeğer konumdaydı ve " Kybele" ismi de bu inancı simgelemektedir. ... Bu blog ise kadına ve müziğe yani, hayatı besleyen iki kaynağa adanmıştır..