...

Ku-Ba-Ba Blog'taki yazılar ve album tanıtımları Motet & Sudaay tarafından hazırlanmaktadır-Müzik dünyasında belli bir değer yaratmış isimlerin tanıtılması amacıyla hazırlanmış bir blogtur..

11 Mayıs 2013 Cumartesi

.:L’Arpeggiata-Pluhar-2002-La Tarantella-Antidotum Tarantulae:.



1. Carpinese (Tarantella)
2. Lu Gattu la Sonava la Zampogna (Ninna Nanna)
3. Tarantella Napoletana, Tono Hypodorico
4. Lu Passariellu (Tarantella Dell’avena)
5. Lamento Dei Mendicanti
6. Luna Lunedda (Pizzica)
7. Ah, Vita Bella !
8. Tarantella del Gargano
9. Pizzicarella Mia (Pizzica Tarantata)
10. Silenzio d’Amuri
11. Tarantella Calabrese
12. Sogna Fiore Mio (Ninna Nanna Sopra la Tarantella) 
13. Tarantella Italiana
14. Tu Bella Ca Lu Tieni Lu Pettu Tundu (Tarantella)
15. Pizzica Ucci
16. Lu Povero ‘Ntonuccio (Lamento Funebre)
17. Antidotum Tarantulae


Lucilla Galeazzi, chant
Marco Beasley,
Alfio Antico, chant, tamburi a cornice
Christina Pluhar, harpe baroque, théorbe, guitare baroque, chitarra battente
Eero Palviainen, archiluth, guitare baroque
Edin Karamazov, colascione, archiluth
Marcello Vitale, chitarra battente, guitare baroque
Eduardo Eguez, guitare baroque, chitarra battente
Elisabeth Seitz, psaltérion
Johanna Seitz,
Paulina Van Laarhoven, lirone, viole
Pierre Boragno, cornemuse
Michèle Claude, percussions




1630 yılında İtalya'da bir garip hastalık yayılıyor: 'Tarantisme' : Tarantula ısırması sonucunda ortaya çıkıyor..Tarantula, ismini İtalya’nın en güneyinde yer alan şehirlerinden Taranto’dan almış olan ve 900'e yakın çeşidi olan bir zehirli örümcek türüdür. Tarantulanın zehiri ufak hayvanlarda ölümcül olabilmesine karşın insanlar üzerindeki etkileri daha hafiftir.

Buna rağmen zaman içinde, yüksek ateş, kaşıntı, ileri derecede iritasyon, denge yitimi, baş dönmesi, yürüme bozuklukları, konuşma zorlukları, koordinasyon bozuklukları, geçici bir süre için şuur kaybı ve hatta kısmi de olsa felç vakaları görüldüğü söylenir. Orta Çağdan günümüze dek gelen en yaygın panzehiri ise müziktir.  Çok hareketli bir dans (tarantella) sonucunda hastanın trans olması sağlanıyor sonrasında sırıkla birlikte alınan zehrin ter ile vücuttan atılacağı düşünülüyor. Aynı müziğin hepsine uygun olmayacağı düşünüldüğünden de her tür zehire göre bestelenmiş ve icra edilmesi gereken farklı Tarantellalar vardır.


Avusturyalı arp sanatçısı, Eski Müzik araştırmacısı ve icracısı olan Christina Pluhar uzun çalışmalar sonucu bu Taranellaların birkaçını derlemiş, toplamış ve grubu L’Arpeggiata ile bize sunmakta.

L’Arpeggiata temelinde enstrümantal bir topluluk olması dolayısıyla gruba vokaller için iki yeni elemanla eklemeler yapmış. İtalyan Lucilla Galeazzi ve annesi Napoli'li babası da İngiliz olan Marco Beasley’yi misafir etmişler. Enstrümanların tümü Orta Çağ ve Barok müzikte kullanılan antik çalgılar. Bunlardan bazıları: antik harp, theorbodan küçük, lütten büyük boyda olan archlute, genelde 4 adet madeni telli olan bugünkü gitarın atalarından chitarra battente, gallichone veya colascione diye adlandırılan farklı lüt çeşitleri, cornemuse isimli bir çeşit gayda veya tulum ile muhtelif vurmalı çalgılar. Genelde kısa olan parçalar (2-3 dakika civarı) günlük yaşamdan ufak kesitler sunuyor. Orijinal sözlerin İtalyanca, İngilizce ve Fransızca tercümeleri de genelde Tarantella ile ilintili çok detaylı bilgiler içeren kitapçığın içerisinde bulunuyor. (albümün orjinalinin içinde)



Pluhar, çalışmaları ve gurubu ile ilgili de şunları söylemiş:


Tutkuyla sevdiğim, akademik eğitim yaptığım 17. yy İtalyan müziği üzerine özgürce çalışmak arzusuyla yola çıktım. Bu müziğin özelliği ağırlıklı olarak emprovizasyonlardan oluşmasıydı. Büyük bölümü gün ışığına çıkmamıştı. Keşfedecek çok şey vardı. Üstelik sarayda icra edildiği halde, geleneksel müzik ögelerini içeriyordu. Örneğin Latin Amerika kökenli geleneksel dans müziği Folia'lar, Portekiz, İspanya üzerinden İtalya'ya gelmişti. Tıpkı Ciaccona gibi emprovizasyon ağırlıklı bir türdü bu. Klasikçilerin yanı sıra caz ve halk müziği alanında çalışan müzikçileri de topluluğa katarak, yazılı müzikle yaşayan geleneği bir araya getirmeyi denedim. İcrada klasik müziğin temel yaklaşımlarını ihmal etmemeye çalıştım.

Eğitim ve araştırmalar sayesinde Folia'lar konusunda uzmanlaştım. 16'ncı yüzyılın başında Avrupa'ya gelen bu müzik türü, tüm kıtaya yayılarak 18.yy'a kadar etkisini sürdürmüş. O çağlarda bir akımın bu kadar uzun yaşaması, yayılması çok nadir görülür. Yani salgına dönüşmüş. Nedeni, dinleyicisini büyük bir güçle çekmesi, kalbini fethetmesi. Gitar ve şarkı eşliğinde yapılan çok çılgın, gürültülü bir dans olduğu için "boş kafalı", "çılgın" anlamına gelen Folia sözcüğüyle isimlendirilmiş. Zamanla klasik müziğe yansıyıp, daha estetik bir hale dönüşmüş. Fakat dinleyicisini yüreğinden yakalama özelliğini kaybetmemiş.

Beste yapmıyoruz. Zaten istesek de o dönemin bestecileri kadar iyi beste yapamayız. Gerek de yok, çünkü yeterince eser var. Sadece dönem üslupları göz önüne alınarak eserlerin düzenlemesi yapılıyor. Tıpkı cazcıların, caz standartlarını yorumlaması gibi. Eğer bir eserin elimizde küçük bir parçası varsa, geri kalanını bulmak için uğraşıyoruz. Uzun araştırmalar yapılıyor. Dönemi, üslubu inceleniyor. Sonra eseri tamamlayıp, yorumluyoruz. 

Erken Çağ müziğinde dönemin enstrümanlarını müzede bulmak, yeniden üretip, tahminen geçmişin seslerini yakalamak mümkün. Fakat o günün seslerini, şarkı tekniklerini bilmiyoruz. Belki 17.yy'da, bugünkü bel canto tekniğine benzer üslupla şarkı söyleniyordu, belki çok farklı bir teknikti. Dolayısıyla çok özel seslerle, dönemin ruhuna uygun şarkı söyleme yöntemleri geliştirmemiz gerekiyordu. İstanbul'a birlikte geleceğimiz Katalan soprano Nuria Rial, Barok Çağ üzerine uzmanlaşan sıradışı bir solist. Klasik müzik birikiminin yanı sıra geleneksel müzik türlerini de iyi biliyor. Soprano Lucilla Galeazzi ise günümüz geleneksel İtalyan müziğindeki en güzel seslerden biri, izleyiciyle iletişimi çok etkileyici.



diğer albümler

2013-Mediterraneo
2012-Los Pájaros Perdidos
2011-Monteverdi-Vespro della Beata Vergine
2010-Via Crucis
2009-Monteverdi-Teatro d'Amore
2004-Cavalieri-Rappressentatione di Anima
2004-All' improvviso"-Un po’ di Follie
2002-La Tarantella-Antidotum Tarantulae






0 yorum:

Yorum Gönder

ku ba ba..

Mitolojide, ay Kibele'nin simgesidir, zira o, aynı zamanda, aytanrıçasıdır da... ... Anadolu uygarlıkları içinde en dikkat çekici özelliklere sahip olan Kibele, aynı zamanda "Kubile", " Agdistis" "Artemis" ,"Vuruşemu", "Hepat" ve Frigler'de KUBABA olarak bilinir. ... O dönemde toplumda kadın erkeğe eşdeğer konumdaydı ve " Kybele" ismi de bu inancı simgelemektedir. ... Bu blog ise kadına ve müziğe yani, hayatı besleyen iki kaynağa adanmıştır..