...

Ku-Ba-Ba Blog'taki yazılar ve album tanıtımları Motet & Sudaay tarafından hazırlanmaktadır-Müzik dünyasında belli bir değer yaratmış isimlerin tanıtılması amacıyla hazırlanmış bir blogtur..

12 Eylül 2011 Pazartesi

.:Murat Öztürk-2009-Crossing My Bridge:.





01. One More Circle

02. La Panthere OZ
03. Impact
04. On The Rhodes Again
05. Fog's Frog Blues
06. Crossing My Bridge
07. Anna Theme
08. Riposte
09. Le Vert Du Decor
10. Dede's Dance
11. The Lucky Song
12. After The Lake - Moment One
13. One More Circle (Alternate Take)



albüm bilgisi

Murat Öztürk 2005 yılında çıkardığı "Candies" albümüyle dikkatimi çekmiş ve bir şekilde takipçisi olmuştum. Fransa’nın yeni nesil, yükselen caz piyanistlerinden. Film müzikleri ve Fransız şarkı geleneği şanson türünde de eserler veren sanatçı 1973 yılında İtalyan bir anne ve Türk bir babadan Alsace-Lorraine bölgesinin Jary kentinde dünyaya gelmiştir.

Müzik yaşamı başarılarla doludur. 2001’de Fransa Müzikal Yarışması’nda “Jazz Piano Solo” dalında birincilik ödülüne layık görülür. Son yıllarda “Jazz à Vienne”, “Jazz à Saint-Germain” gibi çok saygın festivallerden de davetler alan sanatçı sürekli yeni projelerle meşgul. Bugüne kadar Fransa’da “Söyle” (2002), “Candies” (2005) ve “Crossing My Bridge” (2009) üç kişisel albümü yayınlanmıştır.

Ülkemizde de konserler veren sanatçıyı Akbank Jazz Festivali kapsamında izlemiştik.

Kendi söylemiyle müzik geçmişini şöyle aktarmaktadır;

"Annem ve babam müzisyen değiller. Öyle çok gelişkin bir müzik kültürleri de yoktu. Ancak evde daima müzik vardı. Radyo olsun, televizyon olsun gündelik hayatımızda müzik izlenirdi, dinlemeyi hep sevdiler. Çocukluğumun önemli bir kısmının gerçek bir “Napoliten Mamma” olan anneannemin yanında geçtiğini eklemek isterim. Bugün bile çok az Fransızca konuşabilen anneannem devamlı popüler, geleneksel İtalyan şarkıları dinlerdi. Bu müzik içinde büyüdüm, denebilir. Daha sonraları bizim evde de saz ağırlıklı geleneksel Türk halk müziği dinler olduk. Ama herhangi bir enstrüman veya müziğe özel bir ilgim yoktu. Taa ki, 12 yaşında piyanoyla karşılaşıncaya kadar. Aletin fiziği, tınısı; ona dokunmak beni beklenmedik bir biçimde etkiledi. Enstrümanla aramızda adeta bir aşk başladı. Bu noktada anne ve babamı ben zorladım. Sürekli, “Ben müzik yapmak istiyorum” diyordum."

Aldığı müzik eğitimini de şu cümlelerle açıklamaktadır;

"İlk başta bir mahalle okulunda org dersleri aldım, sonra gitara kaydım diyebilirim. Büyük bir öğrenme arzusu, deyim yerindeyse açlığı yaşıyordum. Bu durum üç yıl sürdü. 16 yaşında dersleri bıraktım. Kendi kendime öğrenecektim. Gruplar kurmağa çalıştım. Rock, salsa, her türlü müzikle uğraşıyordum. Çelişkili gelebilir ama tek ilgilenmediğim müzik türü cazdı. Hiç tanımıyordum. Cazla 19-20 yaşlarında çok meraklı bir müzisyen arkadaşım sayesinde tanıştım. Coltrane, Evans, Tatum ve benzerlerini dinledikçe adeta şoke oldum, büyülendim. Armoni, doğaçlama, cazın havası, çevresi hepsi bambaşka bir dünya keşfetmeme neden oldu. Özellikle de piyano. Bu defa tam bir caz oburluğuna tutulmuştum. Bu arada temel eğitimimi de ihmal etmiyordum. Müzik eğitimimiyse kendi kendime sürdürüyordum. Taaa ki “Paris Bill Evans Piyano Akademisi” diye bir okulun açıldığını duyuncaya kadar. Kendi bilgi ve birikimimi diğer cazcılarla karşılaştırmaya karar verdim. 1996’da bir yıl bu okula gittim. Bu temas beklediğimden yararlı oldu. Hem yeni insanlar tanıdım, hem de kendimi geliştirdim. Sonra tekrar kendi yoluma döndüm. Sanırım doğam icabı “otodidakt” olmayı yeğliyorum.

Kuşkusuz her sanatçısın bir yerde ilham aldığı diyelim sanatçılar vardır. Öztürk 'te bu kişileri şöyle açıklamaktadır;

"Örneğin büyük özgün klasik yorumcu Glenn Gould. Klasik müzikten çok etkilendim ve sürekli dinliyorum. Cazda Keith Jarrett, John Taylor, Kenny Werner veya yeni nesilden Brad Mehldau gibi sanatçıları seviyorum ve dikkatle izliyorum. Çok sayıda konserde eşlikçilik yaptım. Diyebilirim ki piyanoyu özellikle canlı konserlerde gerçekten öğrenmeye başladım. Clare Fischer, Bernard Maury, Michel Petrucciani, Louis Sclavis, Bruno Toccane gibi sanatçılarla çaldım. Hem tutkum, hem tecrübem arttı..."

Kısacası tamamiyle müzikle örülü yaşantısında emin adımlarla yürüyen bir sanatçı, dinlemekte ve takip etmekte fayda var...

diğer albümleri

2003-Söyle
2005-Candies
2009-Crossing My Bridge

web sayfası


0 yorum:

Yorum Gönder

ku ba ba..

Mitolojide, ay Kibele'nin simgesidir, zira o, aynı zamanda, aytanrıçasıdır da... ... Anadolu uygarlıkları içinde en dikkat çekici özelliklere sahip olan Kibele, aynı zamanda "Kubile", " Agdistis" "Artemis" ,"Vuruşemu", "Hepat" ve Frigler'de KUBABA olarak bilinir. ... O dönemde toplumda kadın erkeğe eşdeğer konumdaydı ve " Kybele" ismi de bu inancı simgelemektedir. ... Bu blog ise kadına ve müziğe yani, hayatı besleyen iki kaynağa adanmıştır..