...

Ku-Ba-Ba Blog'taki yazılar ve album tanıtımları Motet & Sudaay tarafından hazırlanmaktadır-Müzik dünyasında belli bir değer yaratmış isimlerin tanıtılması amacıyla hazırlanmış bir blogtur..

21 Eylül 2009 Pazartesi

Sacco and Vanzetti-Ennio Morricone-Joan Baez



1.Speranze E Liberta' - E.Morricone
2.La Ballata Di Sacco E.Vanzetti-Part1-E.Morricone
3.Nel Carcere - E.Morricone
4.La Ballata Di Sacco E.Vanzetti-Part2-E.Morricone
5.Sacco E Il Figlio - E.Morricone
6.Speranze E Liberta'-2-Ennio Morricone
7.Nel Carcere-2-E.Morricone
8.La Ballata Di Sacco E.Vanzetti-Part3-E.Morricone
9.Liberta' Nella Speranza-E.Morricone
10.E Dover Morire/B-E.Morricone
11.Sacco E Il Figlio-2- E.Morricone
12.La Sedia Elettrica-E.Morricone
13.Liberta' Nella Speranza-2-E.Morricone
14.Here's To You-E.Morricone

(Song By Joan Baez: 2 / 4 / 8 /14 )


gerçek bir albüm öyküsü

Mavi gezegenin hiç te adil bir yer olmadığını düşünüyorum. Adil bir yer varmıdır onu da bilmiyorum. Dinleyeceğiniz albüm film müziklerinde özel bir yere koyduğum Ennio Morrico' nun Joan Beaz' la birlikte yaptığı Sacco and Vanzetti filminin müzikleridir.

Her dinleyişimde gözyaşlarıma hakim olmadığım albümlerden bir tanesidir. Joan Baez' ın sesi midir yoksa Ennio Morrico' nun olağanüstü müzikleri midir bilemeyeceğim.

Sanırım gerçek bir öykü olmasıdır.

Gerçekler de acıtır insanı....Bu albümde başka bir ötekileştirme öyküsüdür.

Sacco ve Vanzetti Amerika'da yaşayan sıradan insanlardı.

"Birinci Dünya savaşı sona ermiş ve Amerika' da bildiğimiz kriz dönemi yaşanmaktadır. Boston'un sanayi banliyösü ülkenin içinde bulunduğu şartlardan fazlasıyla etkilenmiştir. Kasım ayında komşu şehrin "tasarruf sandığı" soyulur; Noel'de bu kez Bridgewater'da bir ayakkabı fabrikasının kasası soyguna uğrar; daha sonra bir çete ayakkabı stoklarını çalar.

South Braintree soygununun kurbanları, bu ayakkabı firmasının muhasebecisi ve onun "koruması"dır. Çalışanların haftalık ücretlerini zırhlı çelik kasalarla komşu büroya taşımaktadırlar. Katettikleri bu kısa yol üzerinde iki adam onlara saldırır, ateş eder, kasaları kapar ve içinde üç kişinin bulunduğu kendilerini bekleyen arabaya binerek oradan uzaklaşır. Sabahın erken saatleridir, iki saldırganı birkaç tanık görür. Bundan sonra, davanın seyrini esas olarak tanıkların ifadeleri, karar değiştirmeleri, tutarsızlıkları belirler.

Saldırı sırasında kullanılan çalıntı Buick'in izini süren komiser Stewart, daha önce de başı polisle belaya giren bir takım İtalyanlarla karşılaşır. İçlerinden biri daha önce sürgüne mahkum edilmiştir. Bir otomobil tamircisi İtalyanların dükkana geldiğini bildirir. Teşhis edilen üç kişiyi elinden kaçıran Stewart, Bridgewater'dan gelen bir arabadaki iki adamı tutuklar. İkisi de yabancıdır. İkisi de silahlıdır. Üstlerinde anarşist bir bildirinin müsveddeleri bulunur. Adları Nicola Sacco ve Bartolomeo Vanzetti'dir.

Dedham'da ilk sorgulamayı yapan sorgu yargıcı, Sacco'nun South Braintree olayına karıştığına hemen kanaat getirir. Olayın olduğu 15 Nisan günü " İtalyan " işe gitmemiştir. Bu andan sonra, iki adamın yalanlamalarına rağmen teşhis için tanıkların karşısına çıkarılırlar.

Vanzetti daha önceden mahkum olmuştur. Noel'deki Bridgewater soygununun sanığı olarak tanıklar onu resmen teşhis etmiştir. Doğru dürüstbir savunma yapma imkanı olamayan Vanzetti yargıcın kararı okumasıyla mahkum olur: "Mahkeme, sanık Bartolomeo Vanzetti'yi 12 yıldan az 15 yıldan fazla olmamak üzere hapis cezasına çarptırmıştır..."

Bu birinci dava yüzünden Vanzeetti diğer mahkemeyi tutuklulara ayrılan "kafes"ten izler. 1921 ağustosunda aynı yargıç, Dedham'daki mahkemede bu sefer Sacco ve Vanzetti'nin idama mahkum edildiği kararını okur. O andan itibaren iki tutuklu için uzun ve acılı bekleyiş başlar. Mahkeme uzadıkça uzar. Hatta o sırada başka bir cinayetten hapiste yatmakta olan Celestino Madeiras, soygunu ve cinayetleri Joe Morelli çetesiyle birlikte işlediğini itiraf eder. Ama...

9 Nisan 1927'de yine aynı yargıcın sesi iki arkadaşın acılarına ve umutlarına son verir: " Yüce Mahkememiz vücudunuza elektrik verilmek suretiyle " ölüm cezasına " çarptırılmanızı uygun görmüştür... Yasaların kararı bu yöndedir."

Nicola Sacco hapishaneyi ölümden daha korkunç bulur. Ateşli bir militandır, eylemsizlik ona acı verir. Aşıktır, asıl büyük işkence karısından ayrı düşmektir. Şefkatli bir babadır, çocuklarının büyüdüğünü görememek onu umutsuzluğa sürükler. O kadar gurur duyduğu oğlu Dante ondan uzak büyümektedir, kızı Ines o hapishanedeyken dünyaya gelir. Vanzetti gibi, o da Amerika'ya 1908'de gelmiştir. Babasının şarapçılık yaptığı, 1885'te doğduğu köyünü dünyayı keşfetmek için terketmiştir. Cesur ve hayata karşı iyimserdir, biraz İngilizce öğrenir, bir meslek sahibi olmak için, çıraklık yaparken kendi cebinden para verir. Sonunda iyi bir kunduracı olur. Patronunun gözdesidir; hatta ona beş odalı bir daire kiralar. 1912'de Rosina Zambelli ile evlendikten sonra hayatı daha da düzenli hale girer. Ama yine de Amerikan hayat tarzına ayak uydurmakta zorluk çeker. Neredeyse sadece İtalyanlarla görüşür. Arkadaşlarının çoğu gibi bir anarşist çevreye girer. Elinden geldiği kadar para biriktirmeye çalışır. Annesinin ölüm haberi geldiğinde ülkesine dönmeye karar verir. Tutuklandığı günün sabahında karısının valizleri hazırlamasına yardım etmiştir. Ama yine de arkadaşlarıyla birlikte bir anarşist mitingin hazırlığına katılmaktan kendini alamaz. Miting bir matbaada çalışan bir İtalyan gencin karanlık "intiharı" üzerine düzenlenecektir.

Ölüme mahkum olduğu için, hapishanede çalışmasına izin verilmez. Birkaç kez akli dengesini yitirir; defalarca intihara teşebbüs eder, açlık grevleri yapar. Karısının ısrarları üzerine hastaneye kaldırılır.

"Akıl hastanesi" nden masumiyetini ve çektiği acıları anlatan mektuplar yazar. Okumaya, kendini eğitmeye çalışır. Adil bir şekilde yargılanmadığını düşünür sürekli. Yoksullara ve İtalyanlara karşı kör bir nefretin kurbanı olduğuna inanır.

Daha yaşlı ve bekar olan Vanzetti'nin mizacı da tutkuları da çok farklıdır. Hapishane onu çok değiştirir, kendini iyi hisseder. Hayatının sonunda "bir toprak kurdunun ya da bir tavuğunki gibi olmayan" ölümünü selamlar. 1888 yılında Kuzey İtalya'da doğan Bartolomeo Vanzetti önce pastacılık öğrenmek için babasının çiftliğini terkeder, sonra sürgüne gitmeyi tercih eder ve 1908'de ABD'ye göç eder; burada ekonomik bunalımla yüz yüze gelir. İlk yıllar çok zor geçer. Boston yakınlarında Plymouth'a yerleşmeden önce şehirde ve taşrada her tür vasıfsız işe girer çıkar. Önce bir halat fabrikasında çalışır, 1919'da bir balık satıcısının mallarını devralır. Bağımsızlığına kavuşmuştur. Plymouth sokaklarında ıslık çala çala el arabasını iter. Neşeli ve arkadaş canlısı bir insandır. İtalyanların kaldığı bir binada bir odada kalır. Boş vakitlerinde hep okur; Dante ve Renan, Hugo ve Tolstoy, Marx ve Proudhon ustaları okur. Bir yandan da militan bir eylemlilik içine girer. Kropotkin'e ve Malatesta'ya hayrandır. Malatesta'nın "L'Umanita Nuova" dergisine abone olur.

Bridgewater soygunundan mahkum olduğunda hapishanede çalışır. Önce resim atölyesine devam eder, boyalara alerjisi olduğu ortaya çıkınca bu atölyeyi bırakır, dikiş atölyesine geçer. Boş zamanlarında okumaya devam eder; felsefeye ve aritmetiğe merak sarar. Proudhon'u tercüme eder. "Bir Proleterin Hayat Hikayesi" adını verdiği çocukluk anılarını kaleme alır. Mahkemeyi büyük bir dikkatle izler. Masum olduğuna inanan Boston'lu kadınlarla mektuplaşır. Siyasi "dostlar"ının kendisine pek yardımcı olmadığını ve ABD'deki işçilerin kitlesel desteğini arkasına alamadığını düşünür.

En aktif destekçilerinin "entellektüeller, orta sınıf ve bazı ünlü şahsiyetler" olduğunun farkına varır, idamından kısa bir süre önce bu konudaki kırgın üzüntüsünü dile getirir: "Başka ülkelerde yapılanların yarısı burada yapılsaydı, biz şu anda özgür olurduk."

Vanzetti'nin Sacco'nun oğlu Dante'ye Mektubu

"Hiç aklından çıkarma Dante, eğer birisi baban ve benim hakkımda başka birşey söylerse, o, masum ölülere, yürekli bir şekilde yaşamış insanlara küfreden bir yalancıdır. Şunu da iyi bil ve hep hatırla Dante, eğer baban ve ben, kalleş, riyakar, dönek insanlar olsaydık ölüme gönderilmezdik. Bize karşı topladıkları delillerle cüzzamlı bir köpek, bir akrep bile ölüme mahkum edilemez. Bizim, davamızın yeniden görülmesi için öne sürdüğümüz bu olgular, bir ana katilinin, yüreği taşlaşmış bir suçlunun davasının yeniden görülmesine yeterdi.

Hiç aklından çıkarma Dante, bunları hep hatırla; biz suçlu değiliz, bizi bir yığın uydurma ve yalanla mahkum ettiler; yeniden yargılanmamıza karşı çıktılar ve eğer yedi yıl, dört ay, onbir gün süren tarifsiz acılardan sonra bizi idam ediyorlarsa, bunun sebebi sana demin söylediklerimdir, çünkü biz yoksullardan yanaydık, insanların insanlar tarafından ezilmesine ve sömürülmesine karşıydık.

Senin ve diğerlerinin saklayacağı, davamızla ilgili belgeler, babanın, annenin, Ines'in, ailemin ve benim, Devlet'in yararı gereği ve Amerika'nın egemenleri tarafından ve onlar için kurban edildiğimizi kanıtlayacaktır. 21 Ağustos 1927"

İlk olarak idam edilen Sacco, infaz odasına emin adımlarla girdi ve gardiyanın bir işareti üzerine elektrikli sandalyeye oturdu. Aynı anda, İtalyanca bağırdı: "Yaşasın Anarşi!" Sonra durdu, sakinleşti ve bozuk bir İngilizceyle devam etti: "Hoşçakalın karım, çocuklarım ve bütün dostlarım." Sonra, sanki ilk defa görüyormuş gibi, odaya, çevresine bakındı, toplanan tanıklara "İyi akşamlar beyler" dedi. Başına kukuleta geçirilirken İtalyanca mırıldandı: "Hoşçakal anne."

Birkaç dakika sonra Vanzetti getirildi. Sakin ve dikkatliydi. Güvenli bir adımla odaya girdikten sonra, hapishane müdürünün ve daha önceden tanıdığı üç gardiyanın elini sıktı. Elektrikli sandalyeye oturdu ve bağlanmadan önce, alçak sesle oradakilere konuşmaya başladı. "Size masum olduğumu söylemek istiyorum" dedi ağır ağır. "Ben hiçbir zaman suç işlemedim, ama arada sırada günaha girmişimdir". Baş gardiyana dönerek: "Benim için bütün yaptıklarınıza teşekkür ederim.Ben sadece bu suçlama için değil,bütün suçlamalara karşı masumum. Ben masumum" dedi. Tekrar durdu ve söylemek istediklerinin doğru anlaşılması arzusuyla, Vanzetti son sözlerini söyledi: "Bugün bana yapılanlara dair bazı kişileri bağışlamak istiyorum."

Alıntı; Günay Gönenç"

Sacco ve Vanzetti, bir ayakkabı fabrikasında muhasebe müdürü olan Frederick Parmenter ve bu fabrikada güvenlik görevlisi olan Alessandro Berardelli'nin, 15 Nisan 1920'de 15.766 dolar ile birlikte ödeme yapmak için bankaya doğru yol alırken silahlı saldırı sonucu öldürülmeleri ve soyulmaları olayından sorumlu tutulmuşlardır. Sacco ve Wanzetti'nin idamı burjuva hukukunun ve yargısının nasıl sınıf çıkarları doğrultusunda kullanıldığının tarihi bir örneğidir. İşçi önderleriydiler onlar. ABD'deki komünist avı döneminde bir komplo sonucu tutuklandılar ve burjuva hukukunun komploya uygun olarak verdiği kararla 23 ağustos 1927'de idam edildiler.

"Ömrümde gerçekten hiç suç işlemediğim gibi, bütün ömrümce suçu, yani bugünkü yasaların ve ahlakın suç saydığı şeyleri yeryüzünden yok etmenin mücadelesini verdim. Bunların yanı sıra bugünkü yasaların ve ahlakın haklı bulduğu ve kutsadığı suçu da yani insanın insanı ezmesi ve sömürmesi suçunu da işlemedim. Ve burada bir suçlu olarak bulunmamın bir nedeni varsa, birkaç dakika sonra beni mahkûm etmeniz için bir neden varsa, o da işte bundan başka bir şey değildir."

Joan Baez-Ballad of Sacco-Vanzetti klibi için ...

Bir albüm tanıtımı için fazla uzun ama çok daha derinlikli bir öykünün notalara yansımış şeklidir dinleyeceğiniz müzikler...

1 yorum:

titus andronicus dedi ki...

Gerçekten bu inanılmaz gerçek öykü her aklıma geldiğinde kendimi kötü hissederim."Mavi gezegen" tanımlamanızı seviyorum. Ve bu mavi gezegenin uzayın boşluğundaki görüntüsü nasılda güzeldir....

Biz insanlar onu hem var edip hemde yok etmekteyiz. İnanılmaz bir öyküden inanılmaz bir film ve müzik çıkmıştır.

Son derece detaylı bilgiler, sunum için de ayrıca teşekkür ederim.İnsanı müziğin içinde kaybolmasını daha doğrusu onunla bütünleşmesini sağlıyorsunuz. Bir süre olduğum yerde kalıp binbir düşüncelerin beynimde resmi geçit yapmasını, kendime geldiğimde ise bambaşka bir ben olmamı sağlıyorsunuz.

Bu albüm kendinizi o sandalyede hissedebileceğiniz bir albümdür.

Yorum Gönder

ku ba ba..

Mitolojide, ay Kibele'nin simgesidir, zira o, aynı zamanda, aytanrıçasıdır da... ... Anadolu uygarlıkları içinde en dikkat çekici özelliklere sahip olan Kibele, aynı zamanda "Kubile", " Agdistis" "Artemis" ,"Vuruşemu", "Hepat" ve Frigler'de KUBABA olarak bilinir. ... O dönemde toplumda kadın erkeğe eşdeğer konumdaydı ve " Kybele" ismi de bu inancı simgelemektedir. ... Bu blog ise kadına ve müziğe yani, hayatı besleyen iki kaynağa adanmıştır..