...

Ku-Ba-Ba Blog'taki yazılar ve album tanıtımları Motet & Sudaay tarafından hazırlanmaktadır-Müzik dünyasında belli bir değer yaratmış isimlerin tanıtılması amacıyla hazırlanmış bir blogtur..

8 Nisan 2010 Perşembe

:.Tayfun Erdem-2001-Dreams And Dances Of A Silent Butterfly:.


,
1- Mountain Bike
2- Ballad For An Imaginary Princess
3- Margit Dancing At The Bay Of Naples
4- Princess Of The Snow
5- Dance Of Two Flowers-Intermezzo For Bass
6- Closing Gently Her Eyes...
7- Margit My Angel
8- Margit Dreaming At Mount Yucatan Nr.3
9- Desert Queen
10- Sorrow In Her Eyes
11- Eyaleshes Of Margit Nr.7
12- Margit At Mount Yucatan Nr.1
13- Dance Of Two Flowers
14- Life-Only A Moment...
15- Christmas Liturgy For A Seagull
16- Drinking From The Eyes of Margit...
17- Annie’s Song


albüm bilgisi

İstanbul’da büyüdü...Türkiye’de ‘modern’ müziğin öncülerinden Cemal Reşid Rey’in (1904-1985) öğrencisi oldu, piyano, armoni ve bestecilik dersleri aldı. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nin ekonomi bölümünü bitirdi. Daha sonra Amerika’da Indiana Üniversitesi, Bloomington’da bestecilik okudu. Latin Amerika’nın önemli bestecilerinden Şili’li Juan-Orrego Salas’dan bestecilik ve P.Hindemith’in çalışma arkadaşlarından B.Heiden’dan kontrpuan dersleri aldı...’82’den beri besteci ve piyanist olarak Berlin’de yaşıyor...

Yaşar Kemal’in “Ağrı Dağı Efsanesi” isimli romanı üzerine bir anlatıcı ve orkestra için yazıp, bestelediği eserinden seçmeler “Ararat-The Border Crossing” ismiyle ilk albümü olarak Almanya’da çıktı. Okay Temiz ve Süleyman Erguner gibi sanatçıların da katılımıyla ortaya çıkan bu albüm Türkiye’de de yayınlandı...Nazım’ın “Kuvayi Milliye Destanı” ve diğer başka şiirlerinin de bir araya gelmesi sonucu oluşan “Das Lied der Sonnensäufer” (Güneşi İçenlerin Türküsü) isimli ‘ethnomonojazzdrama’ türündeki eserinden seçmeler, Alman sinema ve tiyatro dünyasının star oyuncularından Otto Sander’in de anlatıcı olarak katılımıyla Almanya’da CD olarak yayınlandı. Erdem’in bu ikinci albümü, Genco Erkal’ın sesiyle Türkiye’de de “Demir, Kömür ve Şeker” ismiyle yayınlandı...

ABD, Almanya, Isviçre, Hollanda ve Türkiye’de konserler verdi...Çeşitli tiyatro oyunlarının ve filmlerin müziklerini besteledi. Almanya’nın önemli gazelerinden 'Zeit' ve çeşitli dergilerde yazıları çıktı, 'TAZ' gazetesinde konser kritikleri yazdı...Osmanlı Imparatorluğu ve Türkiye’de geleneksel müziğin batılılaşması üzerine Almanya’da radyo programları yaptı ve konferanslar verdi...’92’den beri oluşan ‘ yeni bir yaratma süreci’ içinde ‘yeni bir yaklaşım’ ile 400’den fazla beste üretti...Ve ‘95’den sonra yaptığı bestelerin çok büyük bir kısmının da ilhamını Margit ve onun, o az bulunur yaşama sevinci verdi...



Bümed Dergisi'nce yapılan bir söyleşisinde albümün öyküsünü şöyle anlatmış Erdem;

Hayatımın bir döneminde çok büyük bir hesaplaşma yaşadım kendimle, bu hesaplaşmanın izlerini taşıyor bu albüm. Birkaç yüz bestenin sadece çok ufak bir kısmı burada yeralıyor. 1989'da kız arkadaşım Margit bugüne kadar süren, ama diğer hastalar genelinde bu denli şiddetli olmayan, ama kendisinde çok şiddetli bir hali görülen “multiple sclerose” adında bir hastalığa yakalandı.



O zamanlar üniversiteyi bitirmeye hazırlanan Margit'in 1,5 - 2 yıl gibi bir süre içinde bütün vücudu felç oldu, bütün hayatımız değişti. 1994'ten sonra ise konuşamamaya başladı. Böyle korkunç bir değişim yaşandı. Ev, hasta bakıcılarla ve arkadaşlarla dolmuştu. Evde 24 saat tanıdığım ya da tanımadığım bir sürü insan vardı; çok gergin bir ortamdı…

92'de ben artık bitmiş bir durumdaydım. O arada Portekizli bir kadınla büyük bir aşk macerası yaşamaya başladım, ve o yolla da hayatıma latin müziği girdi. Birdenbire Berlin'deki bütün latin diskolarının bir numaralı uzmanı oldum. Danslar öğrendim ve Güney Amerika'nın o zengin dünyasına girdim. İçine girdiğim bu süreç, hayatım ve hatalarımla hesaplaşmamı da sağladı. Bu doğrultuda bir süre sonra Portekizli kadınla yaşadığım “çılgınlığa” son verdim.

Ardından Margit'le olan ilişkim gittikçe düzelmeye başladı. Yaptığım “eşeklikler”i anladım ve 18 aralık 1993'den beri Margit'i her gün ziyaret etmeye başladım. Bu ziyaretlerin yanı sıra onun bakımıyla ilgili olarak bütün yapılması gereken işlerle uğraşıyorum. 1995'ten beri yaptığım bestelerin hemen hemen hepsi de zaten Margit için. Margit'in bu hastalığı 15 seneyi doldurdu. bacakları ve kolları felçli… konuşamıyor… ama bu durumuna rağmen tekerlekli sandalyesiyle konserlere, okumalara, tiyatroya gidiyor, inanılmaz bir yaşama sevinci var. Müthiş bir sevgiyle hayata bağlı.

Margit benim için hayattaki en önemli bir iki insandan biri. O her şeyimi değiştirdi. Öyle olmasaydı zaten bu üçüncü cd çıkmazdı. Bazı pratik şeyler de rol oynadı. Dünyanın en önemli kontrbas virtüözlerinden biri Fransız Renaud Garcia-Fons'la stüdyoya girdik. Albümde onun da büyük emeği ve katkısı oldu.


Bu albüm gerçekten bir çok yönüyle özel albümlerden bir tanesidir.

Öncelikle müziksel anlamda inanılmaz güzel yapılanmıştır.

Çoğunlukla müzikte söz ile müziğin bir arada kullanılmasına yani şarkı formuna alışık olanlar için yadırganabilecek albümlerden biridir ve bu özelliği bu albümü çok daha farklı kılıyor aslına bakacak olursanız.

Çünkü müzikte istenilen her duyguyu, düşünceyi hiç söze gerek duymadan aktarabilirsiniz. Müziğin kendi yapısı başka bir şeye ihtiyaç duymaz aslında ve bu albümde de hiç söz kullanılmadan duygular ve düşünceler öylesine güzel aktarılmıştır ki...

MS hastalığı gibi henüz neden olduğu ya da bilinen bir tedavisi olmayan bu hastalığın izlerini melodileri dinlerken yakalayabilirsiniz.

İstem dışı hareketlerle kontrol mekanizmasının farklı çalıştığı ve hastaları zor durumda bırakan MS hastalarına ait o sendeleme ve sarhoşluk durumu parçalarda hissedilebilir.

Bilinçli bir şekilde ton dışına çıkılarak, uyumsuz bir tonla parçanın içine yerleştirilen notalar MS hastalarına ait yalpalama, dengesizlik gibi durumları melodi yoluyla bizlere aktarırır.

Yaşam devam ederken, geçmişe ait izlerimizle hala var olma savaşı verirken alışkanlıklarımızın, zevklerimizin izlerini sürdürebileceğimiz bir "anı" albümüdür.

Gerçekten bu anlamda Tayfun Erdem hem bu hastalığı, hem de Margit'i öylesine iyi tanımış olmalı ki melodileri dinlerken siz de Margit ve bu hastalıkla ilgi sancıları melodiler yoluyla duyumsayabilirsiniz.

Bir müzisyen için çok ama çok büyük bir başarıdır bu. Muhteşem bir kompozisyon içersinde, son derece güzel ve etkili çalgı dağılımı ve sunuşuyla unutulmaması gereken albümlerden biridir.

diğer albümler

1986-Ararat-The Border Crossing
1991-Iron, Coal and Sugar (Musical poems by Tayfun on Nazım Hikmet)

2001-Dreams And Dances Of A Silent Butterfly

web sayfası



Nöromusküler hastalıklardan 2 tanesi için bilgilenmek isteyenler aşağıdaki linklere bakabilirler.

MS Hastalığı için bilgi
ALS Hastalığı ile ilgili bilgi için

Kendisi de ALS Hastası olan ve bu alanda Türkiye'de çok önemli işler yapmış olan güzel insan
Alper Kaya'nın bir yazısı..

0 yorum:

Yorum Gönder

ku ba ba..

Mitolojide, ay Kibele'nin simgesidir, zira o, aynı zamanda, aytanrıçasıdır da... ... Anadolu uygarlıkları içinde en dikkat çekici özelliklere sahip olan Kibele, aynı zamanda "Kubile", " Agdistis" "Artemis" ,"Vuruşemu", "Hepat" ve Frigler'de KUBABA olarak bilinir. ... O dönemde toplumda kadın erkeğe eşdeğer konumdaydı ve " Kybele" ismi de bu inancı simgelemektedir. ... Bu blog ise kadına ve müziğe yani, hayatı besleyen iki kaynağa adanmıştır..